Siren...Yunan mitolojisinde bir adada yaşadıklarına inanılan deniz varlıkları. Bir inanışta kökenlerinin Persefone ye uzandığını anlatır.Bizim karakterimiz Kahlen de bir siren kızıdır.Varolan hikayenin biraz değiştirilmiş ve günümüze uyarlanmış hali.Okyanus, bir deniz afetinde boğulmak üzere olan Kahlen'i kurtarır ve onu bir sirene dönüştürür.Artık okyanus annesine 100 yıl hizmet zorundadır.İtaatsizlik etmediği 100 yılın sonunda tüm hayatı ona yeniden özgür bir insan olarak bahşedilecektir. Tabii bir aşk hikayesi bu itaatı engellemezse.

Mitolojik hikayeler ilgimi çeker.Bu hikayede biraz değiştirilmiş olsa da yalın anlatımı ile insanı yormadan başka bir dünyaya götürüyor.

 Kaç kadın öldürüldü bu hafta... baktığınızda bir sayı ...bilinmedik hayatları yarıda kalan hayalleri ve üzerine hiç de yakışmayan sıfatları ile.. ne için ...üzerimizdeki sahiplenme dürtüsü ve erkeler dünyasındaki egolar uğruna...Eksik etek dediler , eksik akıl dediler.. bilmediler biz sizin bize verdiğiniz isimlerden çok daha fazlasıyız ..kırılganız evet..bir erkekten fiziksel olarak daha güçsüzüz evet..Ama yüreğimiz bir ordudan daha fazlasına eş.. Zenginlik bizim yüreğimizde hem de bedenimizde.Can yaratıyoruz cann..Kadına kalkan ellerin unutulduğu ve aslında sürekli dile getirilen..Sizi dünyaya getiren de bir kadın..Biz iki taraflı düşünebilen bir canlıyız. Hem aklı hem yüreği ile..Bin bir türlü permütasyonla bin bir akıl üreten biziz...Hem estetik hem akılcı bir çok sorunu çözen bizleriz..Bunu ben söylemiyorum tüm araştırmalarla ispatlanan bir gerçek ...Kusura bakmayın beyler biz daha akıllıyız...Peki neden öldürülüyoruz..Ne uğruna toprağa erken ve sebepsiz giriyoruz..Edepse biz edebi sizden iyi biliriz...Ahlaksa konu bizimde ahlaki değerlerimiz var hem de sizin düşünebildiğinizden fazlası ile..Çünkü biz o pranga ile büyüdük..Biz kısıtlandık..Biz yaftalandık...Biz ayıp değerleri ile büyüdük sizin rahatça kol gezdiğiniz mahallelerde...Bir cana kıymak nasıl bu kadar kolay ve rahat...Sorsan haketti...Peki bize sorun siz neler hakediyorsunuz...Yüreğinizdeki sevgi nasıl bu kadar şekil değiştirebiliyor..Biri bana bunu anlatsın isterim lakin anlar mıyım sanmıyorum..Bizim derdimiz kendimizle ve lütfen bizi bize bırakın...Korumayın bizi...Biz kendimizi koruruz yeter ki kötü niyetlerinizle ilişmeyin..Bizi sevin ki dünyanızı cennete çevirelim...Sihirli bir değneğimiz yok sihir biziz.

Her zaman derim ki topuk tıkırtıları sarsın dünyayı.........

                                                               23 NİSAN KUTLU OLSUN

Bayramı yaşayalım bayram gibi.

Çocuklara bir gün değil tüm günlerimizi verelim. Öğretmeyelim yapacaklarını gösterelim kendi adımlarımızla. Rol model aldıkları biz büyükler onların vicdanlarına adaleti , sevgiyi , insanlığı nakşedelim ilmek ilmek. Biz olmayı bilsinler , görsünler dünyanın biz olmadan büyümediğini. 

Eğlensin çocuklarımız bugün haklarıdır . Atalarına saygı ile  kendilerine ait olan her karış topraklarında doya doya eğlensinler. Acıtmadan , kınamadan, yargılamadan ....Yüreklerindeki sevgi yüzlerinde gurur tüm dünyanın görmediği ama gıpta ile baktığı bizim Atamızın onlara hediye ettiği günü coşku ile kutlasınlar.

 Gururumuz taşıyor gözlerimizden . Kimseye nasip olmayan bir kurtarıcının bizden olması..Bir liderin hiç olmazsa bir günü çocuklara hediye etmesi. Tüm dünya çocuklarını ay yıldızın altında toplaması..

Atanıza sahip çıkın çocuklar...

Kimseye kulak asmadan , çıkar kavgalarına karışmadan , yüreğinizde ki en masum en temiz en saf halinizle sahip çıkın Atanıza....

Bir daha gelsen Samsun dan ahhhh bir daha gelsen........

                                   KIRMIZI ELBİSENİN HATIRALARI--- ELİZABETH BOYLE

Pippin ve Dash 'ın zamana , mesafelere , savaşa ve asla aynı olmayan sınıflarına rağmen aşkı nasıl yaşadıkları bir hikaye...

Bir ingiliz leydisi olan Leydi Philippa Knoles , Kaptan Thoman Dashwell 'i ilk öpücükten sonra asla unutamaz. Araya giren savaşlar ile bir kaç kez yolları kesişen çiftimiz kalpten bağlarını asla sökemezler.Leydi'nin cesareti ve Dash 'ın aşkına bu kadar sadakati onlara 20 yıl sonrasında özgürlüğü ve birbirlerini yaşama şansı verir.

 

                                                                   GELİN--- JULIE GARWOOD

Uzun bir aradan sonra ilk kez okuduğum romandır. Tarihi aşk romanları kategorisinde okuduğum en çarpıcı dialogları barındıran harikulade bir hikaye.

Oldukça eğlenceli ve sürükleyici dili ile Julıa Garwood ' u beynime kazıyan bir roman.

Konusu kısaca bir İngiliz baronunun kızı Jamie ile bir İskoç derebeyi Alex'in tutkulu , çatışmalı ve çookk eğleneceli aşkı.

İki farklı dünyada büyümüş , birbirlerinin değerlerini anlamayan ve hatta bu değerler ile dalga geçen iki cesur genç yürek. Önyargıların tek tek yıkıldığı bir efsane aşk hikayesi.

Tarihi romanları sevmemin en büyük sebeplerinden biridir o zamana dair bir şeyler öğrenmek. Farklı bir kültür bilincini kayda değer bulurum. Ortada bir de insanın içine işleyen bir dram ve aşk varsa tadına doyum olmuyor benim kitap dünyamda.

Bu kalemi okumadı iseniz tavsiye ederim... Ve özellikle bu tarz romanlardan hoşlananlar için unutulmaz bir hikaye...

Keyifli okumalar..

 Nasıl bir çağ

Hayatın parça parça sömürüldüğü ... düzenin kötü uğruna heba edildiği... azınlık iyiliğin bile yok sayıldığı

yanlış bildiğimiz doğruların doğru bildiğimiz yanlışlara dönüştüğü....

Haklı haksız ayırmadan vicdanla düşünsek olmaz mı ?

Peki ya empati , hak hukuk demiyorum geçtim o insani üst vasıfları..

Göz göre göre suç teşkil etmesi gerekirken akil sayılan dayatmaları....

Bilginin güç olduğunu , okumanın en büyük erdem olduğunu savunurken ne ara bu kadar yozlaştık..

Sorarım dostlar biz bu çağa nasıl evrildik.

Tamam sevmeyelim hiç kimseyi , kendimizden başka bilmeyelim bir kalp , sadece kendimizde atsın yüreğimiz ... de .... ya saygı.... ya merhamet ... ya insanlık...napalım hooppp hepsini çöpe mi atalım

yok mu bir geri dönüşümü bu çöpün..ya da bu geri dönüşüm mü bizi bizden aldı...

Sorarım dostlar çöpe gidene fazla acımayıp , çöpten dönene mi bu kadar aldandık ......

                                                  Böyle Buyurdu Zerdüşt

yeni başladım kitabı okumaya ..hep zerdüst ün yolculuğunu ve hikayesini merak etmiştim. simdi merakı dindirme zamanı...

Tinin üç dönüşümünü anlatacağım size der Zerdüşt;

Tinin deveye , devenin aslana ve son olarak da aslanın çocuğa dönüşmesini