31 Temmuz 2024 Çarşamba

Zamanın Kıyısında

Bir sonbahar akşamı, gün batımının turuncu ve pembe renkleri gökyüzünü boyarken, şehir parkında yalnız başıma oturuyordum. Hava serindi, rüzgar yaprakları dansa davet ediyordu. O an, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini düşündüm. Hayatımda birçok şey değişmişti, fakat içimde hala bir çocuğun saf heyecanı ve merakı vardı.

Geçmişin tozlu sayfaları arasında gezinirken, aklıma çocukluğumun güzel anıları geldi. Dedemin büyük bahçesindeki kiraz ağaçları, annemin her sabah özenle hazırladığı kahvaltılar ve en yakın arkadaşlarımla sokaklarda koşturduğumuz günler... O zamanlar, hayatın bu kadar karmaşık olacağını hiç düşünmemiştim. Her şey o kadar basitti ki, tek endişemiz ertesi gün hangi oyunu oynayacağımızdı.

Zaman geçti, ben büyüdüm. Hayat, karşıma birçok zorluk çıkardı. Aşk, kayıplar, başarılar ve hayal kırıklıkları... Her biri, bana hayatın gerçek yüzünü gösterdi. Ama her ne olursa olsun, içimdeki o çocuğun umudunu hiç kaybetmedim. Çünkü biliyorum ki, hayatın en karanlık anlarında bile, bir yerlerde bir ışık vardır.

Bu parkta, yaprakların arasından süzülen son ışık hüzmelerini izlerken, hayatımın ne kadar değerli olduğunu fark ettim. Her an, her saniye, bize verilen bir armağan. Geçmişte yaşadığımız anılar, bugünümüzü şekillendiriyor ve geleceğimize yön veriyor. Bu yüzden, geçmişi unutmadan, anın tadını çıkararak yaşamak gerek.

Sevdiklerimi düşündüm. Ailem, dostlarım, hayatıma dokunan herkes... Her biri, kalbimde bir iz bıraktı. Onlarla paylaştığım her an, bana güç verdi. Belki şu anda onların yanında değildim, ama kalbimde taşıdığım sevgileri, bana her zaman rehber oldu.

O akşam, parkta otururken, hayatımın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anladım. Zaman hızla akıp gidiyor, ama önemli olan, bu zamanı nasıl değerlendirdiğimiz. Sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmak, onlara sevgimizi göstermek ve her anın kıymetini bilmek... İşte hayatın gerçek anlamı bu.

Gün batımı yerini geceye bırakırken, içimde bir huzur hissettim. Hayat ne kadar zor olursa olsun, her zaman bir umut vardır. Ve biz, bu umudu bulmak için çabalamalıyız. Çünkü hayat, her anıyla, her duygusuyla, yaşanmaya değer bir yolculuktur.

 

29 Temmuz 2024 Pazartesi

 


Neyi İstediğine Dikkat Et

Hayatımızı şekillendiren isteklerimiz, hayallerimiz ve arzularımızdır. Her gün, daha iyi bir gelecek için çaba gösterir, hayallerimizin peşinden koşarız. Ancak, neyi istediğimize dikkat etmek belki de hayatta alabileceğimiz en kritik karardır. Çünkü isteklerimiz, yaşamımızın yönünü belirlerken, aynı zamanda mutluluğumuzun ve tatminimizin de temelini oluşturur.

Çoğu zaman, büyük hedefler koyarız önümüze. Daha iyi bir kariyer, daha fazla para, daha yüksek statü... Toplumun başarı kriterlerine uyum sağlamak için çabalarız. Ancak, bu süreçte kendimize şu soruyu sormayı unuturuz: "Bu istekler gerçekten benim mi?" Başarı tanımları, genellikle dış dünyanın beklentileriyle şekillenir. Ailemiz, arkadaşlarımız, toplum... Herkes bizden bir şeyler bekler ve biz de bu beklentilere cevap vermek için çabalarız. Fakat, bu çaba gerçekten içsel bir arzu mu, yoksa başkalarının bize dayattığı bir hedef mi?

Kendi isteklerimizi anlamak için içimize dönmemiz gerekir. Sessiz bir an bulup, derin bir nefes alıp, kalbimizin sesine kulak vermek... Gerçekten ne istiyoruz? Bizi ne mutlu eder? Hangi anlar, hangi insanlar, hangi değerler bizim için anlamlı? Bu sorulara dürüstçe cevap vermek, hayatımızın rotasını belirlerken en önemli adımdır.

Hayatın telaşı içinde, küçük anların değerini unuturuz. Güneşin doğuşunu izlemek, sevdiğimiz biriyle kahve içmek, doğanın sessizliğinde huzur bulmak... Bu basit anlar, çoğu zaman büyük başarıların getiremeyeceği bir mutluluk sağlar. Hayat, sadece büyük hedeflerden ibaret değildir. Asıl mutluluk, küçük anların ve basit mutlulukların farkında olmaktan geçer.

Neyi istediğimize dikkat etmek, sadece büyük hayallerin peşinde koşmak değil, aynı zamanda bu hayallerin peşinde koşarken, yolculuğun tadını çıkarmaktır. Her adımda, her durakta, her anın kıymetini bilmek... Büyük hedeflerimize ulaşmak için çabalarken, sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanın, doğanın sunduğu güzelliklerin, kendimize ayırdığımız anların değerini unutmamak gerekir.

Sonuç olarak, neyi istediğimize dikkat etmek, hayatımızı daha bilinçli ve farkındalıkla yaşamamızı sağlar. Hayatımızı yönlendiren büyük hayaller ve hedefler elbette ki önemlidir, ancak bu hedeflerin peşinde koşarken, küçük anların ve basit mutlulukların değerini unutmamak gerekir. Kendi isteklerimizi ve değerlerimizi keşfetmek, gerçekten neyin bizi mutlu ettiğini anlamak ve hayatımızı bu doğrultuda şekillendirmek, bize gerçek ve kalıcı mutluluğun anahtarını sunar.

27 Temmuz 2024 Cumartesi




 Varoluşun sebebini bir amaca dayatmalı insan, temeli ne olursa olsun bu amacın. Ama illa ki üretmeli; ya bir ürün ya bir düşünce ya da bir farkındalık... İlla ki üretmeli kanımca. Bir iz bırakmalı ; çoğu zaman çivisi çıktığı için küfrettiğimiz lakin dönüp dolaşıp daha uzun kalmak için neleri tükettiğimiz bu dünyaya.

Yalan dünya ; en çok sarf ettiğimiz iki bildik kelime...Ne kelimeler sığdırdığımız sonra yanımıza kalan bir avuç toprakla yitip gittiğimiz yalan dünya. Bir iz bırakmalıyız işte bu yalan dünyaya ki bizden sonrakilerin kadrajındaki pusuyu silmesi adına..Genel geçer yargıları deşip ortak akılda yoldaki taşlara bir tanesini de biz eklemek adına..

Okuyan toplumların nasıl yükseldiğini görürken , maalesef ki kendi topraklarımdaki çözülmenin bize etkisini milletçe yaşarken; bir iz bırakmalı bilgi adına....

Saltanatları devirip; kendi egomuzun saltanatını halen dimdik tutarken bir iz bırakmalı dokunduğumuz her bir ruha..Bunun yolu bir çok obje ve süjeden geçse de ben bildiğim izi bırakmaya meyilliyim. Okumaya, bilgiye, bilime....Ki inandığımız dinin de temeli bundan geçiyorsa şayet...OKU...

Kulaktan dolma bilgiye şüphe et , itaatsizlik de bir eylem biçimidir kaldı ki bu devirde anarşinin yolu gibi gözükse de...Hep sor, sorgula, öğren. Aç ol ama bilgiye , nefsine değil...

Bir iz bırak insanoğlu!

23 Temmuz 2024 Salı


Bilgi, insanoğlunun en kadim ve en kudretli hazinesidir. Zamanın sonsuz döngüsünde, bilgiyi arayan ve onu özümseyenler, dünyayı değiştiren ve tarih yazan kimseler olmuştur. Bilginin ışıltısı, karanlığın en koyu anlarında bile umut ışığı olmuş, insanlığı ileriye taşımıştır.

Bilgi, sanki görünmez bir el gibi insanın aklını ve ruhunu şekillendirir. O, sadece kuru bilgilerden ibaret değildir; aksine, bilgelik ve anlayışın harmanlandığı derin bir denizdir. Her bir bilgi tanesi, evrenin sırlarını çözmeye bir adım daha yaklaştırır bizi. Okyanusun derinliklerinden çıkarılan inciler misali, bilgi de emek ve sabırla kazanılır.

Bilgiye sahip olan bireyler, sıradan hayatları aşar ve kaderin yazgısına hükmederler. Onlar, toplumların ve medeniyetlerin yükselmesinde mihenk taşı olurlar. Çünkü bilgi, gücün en saf ve en etkili formudur. Bilgiyle donanmış bir zihin, en çetin sorunların üstesinden gelir, en zor engelleri aşar. Herhangi bir silahın yapamayacağı kadar derin ve kalıcı izler bırakır dünyada.

Dünyanın dört bir yanında, kütüphanelerin sessiz salonlarında, laboratuvarların titiz köşelerinde, sınıfların neşeli uğultusunda bilgi aranır ve aktarılır. Bu süreç, insanlığın kolektif hafızasında yer eden bir miras oluşturur. Geçmişin bilgisi, bugünün anlayışıyla birleşir ve geleceğe ışık tutar.

Sonuç olarak, bilgi sadece bireyin değil, tüm insanlığın ortak gücüdür. Onun ışığında yürüyenler, sadece kendi yollarını aydınlatmakla kalmaz, ardında gelenlere de yol gösterir. Bu yüzden, bilgiyi aramak, paylaşmak ve çoğaltmak, insanlığın en asil görevlerinden biridir. Çünkü nihayetinde, bilgi güçtür; ve bu güç, dünyayı daha iyi bir yer haline getirme potansiyeline sahiptir.

 

Young Woman and The Sea | Official Trailer | Disney UK




2024 yapımı bir filmle geldim.
Young Woman an the Sea
Bir biyografik drama filmi. Amerikalı olimpiyat yüzücüsü Gertrude Ederle'nin yaşamını filme aktaran bir uyarlama.
1920 yıllarının Amerikasında kızlara ve kadınlara hiçbir hak tanınmamışken, bu erkek egemen dünyada sporun ve kadın gücünün seyrini değiştiren bir yıldızın öyküsü.Kadınların fiziksel gücünün spora yetemeyeceği safsatasını tarihe gömüyor adeta.
Kitaptan da uyarlama diyebileceğimiz film her ne kadar dijital platformda yer alsa da kurgusunun ve tarihi yer-giyim-çekim konusununda ustaca hakkından gelmiş.
Sonuçta izlemeye gerçekten değer bir tarihi gerçek hikaye ortaya çıkmış.
Manş denizini erkeklerden 2 saat daha hızla yüzen bu kızın hikayesini seyredin derim.


22 Temmuz 2024 Pazartesi

 


                                                                 MİTOLOJİ


Bugüne  çok sevdiğim bir konu ile başlamak istedim , Mitoloji...

Kendimce bilgilerimi aktarmak ve varsa sizin de bu tarza ilginiz yorumlarınızı almak isterim.

Mit hikayelerini sevenler için keşfedilecek pek çok büyüleyici ve etkileyici öykü bulunuyor.

Mesela ilk örneklerinden bir kaçı;

Yunan Mitolojisi:

  • Prometheus'un Ateşi: Tanrılara karşı gelip insanlara ateşi getiren Prometheus'un hikayesi, cesaret ve fedakarlık temalarını işler.
  • Persephone'nin Kış Dönüşü: Persephone'nin yer altı tanrısı Hades tarafından kaçırılması ve kış mevsiminin gelişini simgeler.

 Norse Mitolojisi:

    • Thor'un Çekici Mjölnir: Thor'un, Mjölnir isimli güçlü çekiciyle devler ve kötü varlıklarla savaşmasını anlatır.
    • Ragnarok: İskandinav mitolojisinin kıyamet senaryosudur; tanrıların ve dünyanın son savaşını betimler.
    • Mısır Mitolojisi:

    • Ra'nın Günlük Yolculuğu: Güneş tanrısı Ra'nın her gün gökyüzünde yaptığı yolculuk, ışık ve karanlık arasındaki dengeyi anlatır.

    • Osiris ve İsis: Osiris'in öldürülüp yeniden dirilmesi ve eşi İsis'in ona olan sadakati, yeniden doğuş ve öbür dünya temalarını işler.

    • Hint Mitolojisi:

    • Mahabharata: Büyük bir aile savaşını ve Dharma'nın (doğru yol) önemini anlatan destandır.

    • Ramayana: Prens Rama'nın karısı Sita'yı kurtarmak için verdiği mücadeleyi ve kahramanlık öyküsünü içerir.

    • Türk Mitolojisi:

    • Korkut Ata: Türk halk edebiyatının kökenlerinde yatan efsanevi bir figürdür ve birçok destanı içerir.

    • Ergenekon Destanı: Türklerin yeniden doğuşunu ve özgürlüğünü kazanmasını anlatan önemli bir mitolojik öyküdür.

    • Yunan mitolojisi, insan doğasını, tanrılarla olan ilişkilerimizi ve evrenin işleyişini anlamaya yönelik derin ve öğretici hikayeler sunar. Bu mitler, sanat, edebiyat ve felsefede derin etkiler bırakmıştır ve günümüzde bile ilham verici bir kaynak olarak kabul edilir. Ben de naçizane Yunan mitolojisi ile daha ilgilenmekteyim. Ya sizler.............

  • 21 Temmuz 2024 Pazar



    Yeni güne başlarken;

    Pozitif yaşam, ruhun derinliklerine dokunan, insanın içindeki ışığı keşfetmesine olanak tanıyan bir yolculuktur. Hayatın iniş çıkışları arasında, her gün yeniden doğan umutları, küçük mutlulukları ve sıcak anıları kucaklamak demektir. Her sabah uyandığında, güneşin doğuşunu izlemek, kuşların şarkılarına kulak vermek ve doğanın büyüsünü hissetmek, insanın içindeki dinginliği artırır.

    Zorluklar, bazen karanlık bulutlar gibi üzerimize çökebilir. Ancak her bulutun ardında bir güneş olduğunu bilmek, karanlığın içinde bir ışık olduğunu hatırlamak, insanı güçlü kılar. Hayatta ne kadar zor anlar yaşarsak yaşayalım, içimizdeki pozitif enerjiyi korumak, her zaman bir çıkış yolu bulmamıza yardımcı olur.

    Sevgi dolu bir bakış, samimi bir gülümseme, içten bir teşekkür, insanların kalbine dokunmanın en güzel yollarıdır. Pozitif yaşam, sadece kendi mutluluğumuzu değil, etrafımızdaki insanların da yüzünde bir tebessüm oluşturmayı hedefler. Çünkü biliyoruz ki, mutluluk paylaştıkça çoğalır.

    Her adımda, her nefeste, hayata dair minnettar olduğumuz anları hatırlamak; sağlıklı olduğumuz için, sevdiklerimiz yanımızda olduğu için, güzel bir gün daha yaşadığımız için şükretmek pozitif bir yaşamın temel taşlarıdır. Bu şükran duygusu, içimizdeki sevgi ve mutluluk pınarını besler, bizi daha da güçlü kılar.

    Pozitif yaşam, her yeni günü bir hediye olarak görmek, her anı doyasıya yaşamak ve geleceğe umutla bakmak demektir. Hayatın bize sunduğu güzellikleri fark etmek, anı yaşamak ve sevdiklerimizle paylaşmak, bu yolculuğun en değerli anlarıdır. Unutmayalım ki, her birimiz bu dünyaya bir iz bırakmak için geldik. İzlerimiz sevgi, mutluluk ve umut dolu olsun.

    18 Temmuz 2024 Perşembe

     


    Yeni Günün Büyülü Uyanışı

    Sabahın ilk ışıkları, gecenin karanlığını incelikle delerken ufukta belirmeye başlar. Güneş, yavaşça yükselip gökyüzüne altın renkli bir tül serdiğinde, doğanın kalbi de onunla birlikte atmaya başlar. Kuşlar, bu büyülü anı karşılamak için melodik şarkılarına başlar; her biri, sabahın sessizliğini bozan tatlı birer nota gibi.

    Serin bir esinti, yaprakları hafifçe hışırdatır ve tenimize dokunarak yeni bir başlangıcın tazeliğini hissettirir. Gökyüzü, mavinin en saf tonlarıyla boyanırken, bulutlar sanki bu tabloya zarif fırça darbeleriyle eklenmiş beyaz süslemeler gibidir. Toprak, gece boyunca biriken nemi sabahın ilk ışıklarıyla buharlaştırırken, etrafa yayılan taze kokular doğanın yeniden doğuşunu müjdeler.

    Şehrin sokakları henüz sessiz ve sakinken, bu dinginlik anı kısa sürede yerini insanların günlük telaşlarına bırakacaktır. Ancak bu kısa süreli huzur, günün geri kalanında karşılaşılacak zorluklara karşı içimize umut ve güç aşılar. Her sabah, bize hayatın sunduğu bir armağan gibidir; her anı değerlidir ve her yeni gün, keşfedilecek yeni fırsatlar ve anılarla doludur.

    Sabahın bu eşsiz anları, sanki zamanı durdurur ve her şeyi yeniden başlatma fırsatı sunar. Günün ilk ışıklarıyla birlikte, içimizde bir umut filizlenir, her nefeste hayatın güzelliğini daha derinden hissederiz. Bu büyülü zaman dilimi, ruhumuza huzur verir ve kalbimize bir parça şiir bırakır; çünkü her sabah, yeni bir hikâyenin başlangıcıdır.

    Sabahın ışıkları, sadece doğayı değil, ruhlarımızı da aydınlatır. Yavaşça uyanan şehir, yeni bir günün vaadini taşır. Pencerelerden süzülen ışık, evlerin içini doldururken, uyanan insanlar günün ilk kahvesini yudumlayıp hayalleriyle buluşur. Her bir sabah, bize umut ve yenilik getiren bir yolculuğun başlangıcıdır. Gecenin karanlığı ardında kalır ve yeni gün, yeni bir umut, yeni bir başlangıç olarak karşımızda durur.








    Dün akşam bitirdiğim kitabın özet ve yorumu ile geldim.

    Temyiz..Janıce Halett 'tan farklı bir eser.İlk baştan söylemeliyim ki biraz okuduktan sonra sıkıcı gelmeye başladı diyebilirim.

    Mektuplar ve mesajlaşmalardan oluşan farklı bir stil.Sonunu az çok tahmin edebileceğiniz bir polisiye. Davayı çözme sürecine sizi de dahil eden görece keyifli bir kitap. Çok daha fazla etkileneceğimi düşünmüştüm esasında. Sadece yazışmalardan oluşması sizi farklı bir şekilde düşünmeye zorlasa da ; ne bileyim işte...Dahiyane gibi gelmedi bana..Tabi bu benim naçizane bir polisiye düşkünü okurun düşüncesi..

    Değişik bir deneyim , değişik bir tarz arıyorsanız sevebilirsiniz...

    Biraz da yazar hakkında bilgi verirsek;

    Kendisi İngiliz bir gazeteci,senarist ve gizem roman yazarı.1969 doğumlu ödüllü bir yazar.Temyiz kitabından bir yıl sonra yazdığı The Twyford Code(Twyford Kanunu) 2022 nin en iyi suc ve kurgu kitapları listesinde yerini almıştır.

    İnziva adlı filmin de seneristliğini yapan yazarın 5 adet kitabı basılmıştır.

    Keyifli okumalar...





     

    17 Temmuz 2024 Çarşamba


     Kadrajımdan baktığımda, hayatın sıradan anlarına sihirli bir dokunuşla anlam kazandıran bir büyü görürüm. Sabahın ilk ışıklarıyla uyandığımda, pencereyi araladığımda gördüğüm manzara her zaman beni etkiler. Güneşin doğuşu, bir ressamın fırçasından çıkan renklerin gökyüzüne yayıldığı anımsatır. Bu anı yakalamak, bir meleğin dokunuşunu hissetmek gibidir.

    Bir sabah, şehir uykusundayken sokağa çıktım. Her yer sessiz, her şey dingindi. Sokak lambalarının sönmeye yüz tuttuğu o anlarda, gökyüzünün yavaşça aydınlanmasını izledim. Güneşin ilk ışıkları, binaların duvarlarına vururken, hafif bir esinti yüzüme çarptı. Kameramı kaldırdım ve o büyülü anı yakaladım. Bu fotoğraf, meleklerin şehir üzerinde dans ettiği izlenimini veriyordu.

    Bir başka gün, sahilde yürürken meleklerin varlığını hissettim. Deniz, gökyüzüyle birleşmiş gibi görünüyordu. Martılar, sanki gökyüzünün melekleri gibi süzülüyordu. Güneşin batışı, denizin üzerinde bir ışık cümbüşü yaratmıştı. Bu anı yakalamak, meleklerin gün batımında yaptıkları bir ritüele tanıklık etmek gibiydi. Kameramla bu anı ölümsüzleştirdiğimde, gökyüzü ve denizin uyumu adeta cennetten bir parça gibiydi.

    Dağların zirvesine yaptığım bir yolculukta, meleklerin dokunuşunu hissettim. Zirveye ulaştığımda, önüme serilen manzara nefes kesiciydi. Uçsuz bucaksız ormanlar, derin vadiler ve uzakta görünen küçük köyler... Tüm bu güzellikler, meleklerin elleriyle şekillendirilmiş gibi duruyordu. Kameramı çıkarıp bu anı yakaladığımda, doğanın ihtişamını ve huzurunu meleklerin dokunuşunda buldum.

    Kadrajımdan melekler, hayatın her anında varlıklarını hissettirirler. Her fotoğraf karesi, onların dünyaya kattığı güzellikleri ve huzuru yansıtır. Fotoğrafçılık, bu büyülü anları yakalamanın ve paylaşmanın bir yoludur. Her kare, meleklerin bize fısıldadığı bir hikayedir. Benim kadrajımdan baktığımda, meleklerin varlığını hissetmek ve onların dünyaya kattığı güzellikleri görmek, hayatı daha anlamlı ve değerli kılar. Fotoğraf makinem, bu hikayeleri anlatmanın en güçlü aracıdır.

    15 Temmuz 2024 Pazartesi

    Viking Wolf | Official trailer | Netflix



    2022 yapımı Viking Wolf...
    Netflix ten...
    .
    .

    Bir kurt adam hikayesi yine bizlerle...
    Yeni taşındığı kasabada bir kumsal partisine katılan genç kız bir cinayete tanıklık eder.Sonrasında ise tekrar eski haline dönemez.
    İyi bir giriş yapmasına rağmen açıkçası beklediğim etkiyi alamadım.Devamı gelecek gibi görünse de çekilir mi bilemiyorum.
    Mit öykülerini seviyorum ama çok klişe de kalmasa daha iyi olurmuş. Çok vasat demek istemiyorum ama başarılı da olmamış yani.
    Kurt kızımızın yer aldığı film afişi çok afili olsa da içerek pek iştah açmıyor.
    Puan versem ...10 üzerinden ancak 5....



    14 Temmuz 2024 Pazar

                                                                       YAŞAM


    Hayat, karmaşık ve büyüleyici bir yolculuktur. Her sabah uyandığımızda, bize sunulan yeni bir başlangıç, keşfedilecek yeni bir gün vardır. Yaşam, hem basit hem de derin bir anlam taşır; nefes alıp vermekten çok daha fazlasıdır. Gözle görülemeyen, elle tutulamayan ama hissedilebilen bir güzellik ve anlam yumağıdır.

    Doğanın döngüsünde, her şey birbiriyle bağlantılıdır. Bir çiçeğin açması, bir kuşun ötüşü, bir nehrin akışı; hepsi yaşamın bir parçasıdır. Biz insanlar da bu büyük düzenin bir parçasıyız. Doğanın sunduğu mucizeleri, her gün göz ardı etsek de, hayatın küçük detaylarında saklı olan güzelliklerdir bunlar. Bir çocuğun kahkahasında, dostça bir sohbetin samimiyetinde, güneşin batışındaki renk cümbüşünde hayatın gerçek anlamını buluruz.

    Hayatın her anı, bir öğretmendir. Başarısızlıklar ve hayal kırıklıkları, bize sabrı ve azmi öğretir. Başarılar ve zaferler, sevincin ve gururun tadını almamızı sağlar. Her deneyim, bizi biz yapan özelliklerin bir parçasıdır. Zorluklar karşısında pes etmemek, mücadele etmek ve her düştüğümüzde yeniden ayağa kalkmak, yaşamın bize sunduğu en büyük derslerdir.

    Sevgi, hayatın merkezinde yer alır. Sevdiklerimize duyduğumuz bağlılık, onlarla paylaştığımız anlar, hayatın en değerli anılarıdır. Aile, arkadaşlar ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanlar, hayatın gerçek anlamını oluşturur. Sevgi, sadece insanlar arasında değil, doğaya, hayvanlara ve tüm canlılara karşı duyduğumuz bir histir. Bu sevgi, dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirir.

    Hayat, anların toplamıdır. Geçmişe dönüp baktığımızda, hatırladığımız şeyler genellikle büyük olaylar değil, küçük ama anlamlı anılardır. Bir sabah kahvesi, bir dostun omzuna yaslanmak, yağmurda yürümek; bunlar hayatın gerçek hazineleridir. Bu anları fark etmek ve değerini bilmek, yaşamın tadını çıkarmanın anahtarıdır.

    Sonuç olarak, yaşam, bir armağandır. Her gün bize sunulan bu armağanı en iyi şekilde değerlendirmek, onun kıymetini bilmek gerekir. Hayatı dolu dolu yaşamak, her anın tadını çıkarmak ve her deneyimden bir şeyler öğrenmek, bu yolculuğun en güzel yanıdır. Çünkü hayat, sadece var olmak değil, gerçekten yaşamaktır.

     

    13 Temmuz 2024 Cumartesi

    Renklerin Büyüsü.....

    Renkler, hayatın kendiliğinden oluşan kalıntıları arasında gizemli bir şekilde yer alıyor. Gözlerimizi mantıksal olarak hayal ettiğimizde bile, renginin yankısı ruhumuzda derinden kesmişti. Mavinin dinginliği, okyanusun sonsuz ufkunda huzuru bulmamızı sağlar. Kırmızının ateşi, yüreğimizin coşkulu coşkusunu ve hayatın keskin enerjisini hatırlatır. Yeşil, doğanın kollarında saklanan serinliği ve umudunu getirir; taze girişimcinin hamuru bize ilham veriyor. Sarı, enerjisinin sıcak dokunuşunu ve enerjisini yeniden canlandırıyor. Mor, tarihin ve mitlerin gizemini taşır, krallıkların güçlerini ve ruhunun derinliklerindeki bilinmezlikleri sembolize eder

    Renkler, zamanın ötesinde bir hikaye anlatıcısıdır. Bir tonu, bir duygu yoğunluğu sunar; bazen bir gökyüzü kadar geniş, bazen bir resim kadar özeldir. Renklerin dünyasında gezinin, hayatın her anına dokunan bu büyülü ipliklerin derin anlamlarını keşfederiz. Sadece, sadece değil, ruh halimize ve bizlere eşsizlerini yaşatmak için.

     

    "Kiss The Girls (1997)" Theatrical Trailer


    1997 yapımı bir Morgan Freeman filmi..Bu filmi nasıl kaçırmışım ben dedim izledikten sonra...
    İyi bir polisiye...Aksiyonlu, kafa karıştırıcı ve iyi oyunculukların sergilendiği çok güzel bir film.
    Saplantılı kişilik, cinayet, işkence ...daha ne arasanız var filmde...
    Kişisel kanaatim ; Morgan Freeamn'ın kariyer planında kime danıştıysa bilmiyorum ama her filmi çok güzel çok klas...
    İzleyin derim..
    Listenize alın..

    10 Temmuz 2024 Çarşamba

    Yalnızlığın Ezgisi

    Gecenin sessizliği, karanlığın içinden süzülen ince bir melodi gibi yayılır odama. Dışarıda hafif bir rüzgarın salladığı ağaç yapraklarının hışırtısı ve uzaktan gelen bir baykuşun tekdüze ötüşü, yalnızlığın ezgisine eşlik eder. Bu melodi, ruhumun derinliklerinde yankılanan bir ağıttır adeta. Yalnızlık, varlığını her an hissettiren ama asla tam anlamıyla kavrayamadığım bir dost gibi yanı başımda durur.

    Yalnızlık, insanın kendi içine döndüğü, kendiyle yüzleştiği bir ayna gibidir. Bu aynada yansıyan, yüzeyde görünenin ötesinde, derinlerde saklı olan gerçeklerdir. Kendi sesini dinlemek, kendi düşüncelerinin karmaşasında kaybolmak ve sonunda bir dinginlik bulmak... İşte yalnızlığın bana armağan ettiği derin anlam budur.

    Geceleri yatağıma uzandığımda, odanın loş ışığında tavanı seyrederken düşüncelerim kanatlanır. Geçmişin izleri, geleceğin belirsizlikleri, hayaller ve korkular birer birer zihnimde canlanır. Her biri, yalnızlığın ezgisine eklenen birer nota gibidir. Bu ezgi, bazen hüzünlü, bazen umut dolu, bazen de huzur vericidir. Ancak her zaman kendine özgü, benzersiz bir melodisi vardır.

    Yalnızlık, bazen bir çölün ortasında kalmak gibi kurak ve boğucu olabilir. İnsan, kendi sesinden başka bir ses duyamaz hale gelir. Ancak bu sessizlikte, insan kendi içsel yolculuğuna çıkar. Kendiyle yüzleşir, kendi eksikliklerini ve güçlü yanlarını keşfeder. Yalnızlık, insanı olgunlaştıran, ona derinlik kazandıran bir süreçtir. Bu süreçte, insan kendine dönerek içsel bir zenginlik kazanır.

    Bir sabah uyandığımda, pencereyi araladım ve içeriye dolan serin sabah havasını derin bir nefesle içime çektim. Gözlerim, ufukta yeni doğan güneşin ilk ışıklarıyla aydınlanan manzaraya takıldı. Yalnızlığın içinde bile, doğanın sunduğu bu güzellikler, insanı hayata bağlayan ince iplerdir. Yalnızlık, aslında insanın kendi içindeki güzellikleri ve değerleri keşfetmesine olanak tanıyan bir rehberdir.

    Yalnızlığın ezgisi, hepimizin hayatında zaman zaman duyduğu bir melodidir. Kimi zaman bu ezgi, insanın kalbinde derin bir hüzün yaratır. Kimi zaman ise, insanı kendiyle barışık, huzurlu bir içsel yolculuğa çıkarır. Yalnızlığın bu çok yönlü ve karmaşık yapısı, onu bir o kadar da özel ve anlamlı kılar. Çünkü yalnızlık, insanın kendini tanımasına, anlamasına ve sonunda kendini bulmasına yardımcı olan bir süreçtir.

    Yalnızlığın ezgisi, ruhumuzun derinliklerinde yankılanan ve bizi biz yapan bir melodidir. Bu melodiyi dinlemek, anlamak ve içselleştirmek, insanın kendini bulma yolculuğunda atacağı en önemli adımlardan biridir.


    The Voyeurs - Official Trailer | Prime Video



    2021 yapımı Röntgenciler filmi ile geldim....
    Çok da vavvv bir film olmasa da izlemeye değer diyorum. Yeni bir eve taşınan genç bir çiftin karşı binadaki bir evi gözetlemesiyle başlayan olaylar zinciri anlatılmakta.
    + 18 olduğunu belirtmeliyim.....
    İlk başta çok masum görünen bu merakın sonunu heyecanla bekliyorsunuz.

    The Voyeurs....

    keyifli seyirler....

    Veee okudum bitti ..Üç serilik bir hikayenin ilk kitabını bitirdim. Kesinlikle diğer ikisini de okumayı planlıyorum. Anlatım dili çok akıcı ve yormuyor. Karakterler çok bizden.. Bir İzmir li olarak kıyı kasabası Çeşme de hikâye geçince, iyice adapte olabiliyorsunuz 😎.Biraz bilim kurgu biraz gerilim derken merakla okuduğum bir kitap oldu.Usulca içinize işleyen bir acaba duygusu, karakterlerin yavaş yavaş bağlantı içine girmesi ...Derindekiler.....Acaba denizin derinliklerinde neler saklı ....

    9 Temmuz 2024 Salı

     

    Kendini İyi Hissetmenin Sanatı

    Ruhun ince dokularında yankılanan bir melodidir, kendini iyi hissetmek. Gönlün derinliklerine serpilen huzur tohumları, bir bahar sabahının taze çiğ tanesi gibi serin ve ferahlatıcıdır. Hayatın karmaşık ve ağır yüklerinden sıyrılmak, adeta sis perdesinin ardındaki güneşi keşfetmek gibidir; berrak ve parlak.

    Bir sabah vakti, kuşların cıvıltısıyla uyanmak, pencerenin ardından süzülen gün ışığının sıcak dokunuşunu hissetmek... İşte o an, kalbin ritmiyle uyum içinde dans eden bir huzur kaplar benliğimizi. Zihnin yorgunluktan arınıp dinginliğe eriştiği bu anlar, insan ruhunun en saf halini yansıtır.

    Kendini iyi hissetmek, bazen bir dostun sıcak gülümsemesinde saklıdır. Uzun zamandır özlenen bir sesin yankısı, yürekte tatlı bir sızı bırakır. Sevgi ve şefkatle dokunan her kelime, ruhun derinliklerinde yankılanır ve bir melodiye dönüşür. Bu melodi, kalbin ritmini belirler ve ruhun karanlık dehlizlerine ışık tutar.

    Doğanın kollarına bırakmak kendini, rüzgarın tatlı fısıltısında kaybolmak... İşte o an, insanın özüyle buluştuğu, evrenle bütünleştiği andır. Ormanın derinliklerinde yürürken, yaprakların hışırtısı ve kuşların senfonisi, ruhun en derin yaralarına merhem olur. Her adım, insanı biraz daha doğaya ve dolayısıyla kendine yaklaştırır.

    Zaman zaman yalnızlığın kollarında teselli bulur insan. Bir fincan kahve eşliğinde, sevdiği bir kitabın sayfalarında kaybolmak... Kelimelerin büyülü dünyasında, kendi içsel yolculuğuna çıkar. Her satır, bir yoldaş olur bu yolculukta; bazen hüzün, bazen neşe taşır. Ama her defasında, ruhun derinliklerine inen bir keşif sunar.

    Kendini iyi hissetmek, nihayetinde insanın kendiyle barışık olmasında yatar. Geçmişin yüklerinden arınmak, geleceğin belirsizliğine aldırmadan anı yaşamak... İçsel bir denge bulmak ve bu dengede huzur bulmak. Bu, yaşamın en büyük sanatıdır; kendini sevmek ve bu sevgiyi tüm varoluşa yaymak.







     En sevdiğim yazarlardan biri olan Tess Gerritsen 'den  bugün size bahsetmek istedim.

    1953 doğumlu Amerikalı bir yazar.Tıp eğitimi aldıktan sonra edebiyata geçen bir kalem kendisi.

    Özellikle gerilim ve suç romanlarıyla ünlü olan yazar ilk başarısını Rizzoli&Isles serisi ile elde etmiştir.Bu seride sert  dedektif Jane Rizzoli ile patolog Maura Isles'ın maceraları anlatılır.Kitap serisi, cinayetleri çözmeye çalışan güçlü kadın kahramanlar etrafında döner ve geniş bir okur kitlesine sahiptir.

    Tıp bilgisini de ustaca kullanan Gerritsen ; New York ta en çok satılanlar listesine girmiş ve bir televizyon dizisine de ilham olmuştur.

    Suç ve gerilim sevenler için vazgeçilmez bir isim olarak kabul edilir... 

    Romanlarında tıbbi bilgi ve detaylar ön plandadır; bu da eserlerine gerçekçilik ve derinlik katar.Yazaeın kalemi , karakterlerin psikolojik derinliklerini ustaca işlerken , beklenmedik dönüşlerle dolu sürükleyici bir anlatım sunar.