16 Şubat 2025 Pazar

CROSS | Resmi Fragman | Prime Video Türkiye


Dedektif Alex Cross'un hikayesini konu alıyor. Alex , bir dizi cinayetin peşinden koşarken , aynı zamanda kişisel zorluklarla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Seri katil onun geçmiş sırlarını barındırıyor ve bu durum Alex'in hem mesleki hem de ailevi hayatını tehdit ediyor.
Kurgusu ve finali çok çok iyi..
Kesinlikle tavsiye ederim.

13 Şubat 2025 Perşembe


KIRILGAN DEHA

Bazı yazarlar vardır ki sadece kalemleri ile değil hayatları ile de bize çok başka hikayeler sunar ve içselleştirmemiz için çok farklı ipuçlarını kelimelerinin arasına gizlerler. Sylvia Plath da işte tam böyle bir yazar. Düzyazı metinleri, şiirleri ve maalesef ki trajik yaşamı insan ruhunun en savunmasız ve kırılgan noktalarını yakalar. Edebiyat dünyasında sadece şair olarak değil; acısını kelimeler ile yoğuran, mayalayan, karamsarlığı dehasını gizleyen bir sanatçı olarak anılır. 

Başarı ile trajedinin iç içe geçtiği yaşamında her vurulan darbe onu şekillendirdi. Küçük yaşta babasını kaybetmesi, annesi ile  karmaşık ilişki ağında büyümesi ve ileriki yıllarda yaşadığı duygusal çöküşler dünyasının ana hatlarını çizen temalardı. Zihninde bir "sırça fanus"un içinde sıkışıp kaldığını söylemesi, aslında onun gerçeklikle kurmuş olduğu kırılgan bağın bir tasviriydi. Dışarıdan bakıldığında, parlak, yetenekli, başarılı bir kadın olarak gözükse de içindeki kopan fırtınalardan, karaya vuran gemilerinden kimsenin haberi yoktu.

.....
Devamı lavinyadergisinde..........


 

9 Şubat 2025 Pazar

ANORA - Official Greenband Trailer


"Anora", modern bir "Pretty Woman" gibi gözükse de , klasik bir peri masalı yerine sert muamelelik ve toplumsal eleştirileri içeriyor. Sean Baker'ın bağımsız sinema anlayışını sürdüren film, hem komik hem de sarsıcı bir anlatım sunuyor.

8 Şubat 2025 Cumartesi

KONSEY - CONCLAVE | Altyazılı Fragman


"Conclave", dini bir liderin sürecinin bir politik gerilim hikayesine dönüştürülen, atmosferik bir film. Vatikan'da kapalı kapılar ardında dönen entrikaları ve ikilemleri açarak, seyirciyi bilinmeyen bir dünyaya sürüklüyor.

Papa'nın ani ölümüyle birlikte, Katolik Kilisesi'nin en yüksek kademesindeki 118 kardinal, yeni Papa'yı seçmek için Vatikan'daki Sistina Şapeli'nde gizli bir toplantıya (Konklav) girer. Bu süreçte Kardinal Thomas Lawrence (Ralph Fiennes), seçimlerin adil ve kurallara uygun ilerlemesini sağlamakla görevli görevlidir. Ancak seçim süreci ilerliyor, kardinaller arasındaki politik çekişmeler, gizli ittifaklar ve kişisel çekişmeler gün yüzüne çıkıyor.

Görünüşte dini bir süreç olan bu seçim, aslında büyük bir güç mücadelesine dönüşüyor. Kardinal Lawrence, diğer adayların geçmişlerini araştırdıkça, kilisenin üst düzey yöneticilerinin gizli gündemlerini ve bazı karanlık sırlarını keşfeder. Bunların dışında beklenen bir misafir, seçim sürecini tamamen değiştirecek büyük bir sırrı ortaya çıkarır

7 Şubat 2025 Cuma

The Six Triple Eight | Official Trailer | Netflix


Film, ABD'deki ilk ve tek tamamen siyahi kadınlardan oluşan askeri birlik olan 6888. Tabur'un, Avrupa'da görev almak üzere yer alıyor. Savaş sırasında günlük mektup ve paket, kişiler ile aileleri arasındaki bağın kopma noktasına geldi. Bu durumun ordu üzerinde büyük bir ahlaki çöküntü yarattığını gören kurumsal, bu posta karmaşıklığını çözmesi için 6888. Tabur'u görevlendirir.

Bu kadınlar, Nazi tehdidinin varlığını sürdürüyor ve ayrımcılığın her yerde devam ettiği bir korunmuş, sadece savaş değil, aynı zamanda ırkçılığın ve cinsiyetçiliğin gölgesinde mücadele etmek zorunda kalıyor. Soğuk, zor çalışma koşulları ve arkadaşlarına birleştirilmiş, mektupları zamanında ulaşmaya yönelik büyük bir psikolojik ve fiziksel sınavdan geçerler.

Filmin yapım kalitesi oldukça yüksek. 1940'ların savaş dönemi Avrupa'sı, ayrıntılı set tasarımları, kostümler ve sinematografi ile başarılı bir şekilde yansıtılmıştır. Kasvetli ve gri tonlar, savaş ağırlıklarını ve karakterlerinin yaşadığını izleyiciye hissettiriyor.


2 Şubat 2025 Pazar


Angela Marsons’un Kayıp Kızlar romanı, sadece bir polisiye gerilim değil, aynı zamanda insan doğasının en karanlık yönlerini ele alan psikolojik bir dram. Hikâye, iki küçük kızın kaçırılmasıyla başlıyor. Ancak klasik bir fidye hikâyesinden farklı olarak, kaçıranlar ailelere ölümcül bir oyun sunuyor: En yüksek teklifi verenin çocuğu kurtulacak, diğer çocuk ise ölecek.

Bu ahlaki ikilem, hikâyeye büyük bir psikolojik gerilim katıyor. Ailelerin, çocuklarının hayatını kurtarmak için vereceği kararlar, vicdanları ve insani yönleriyle büyük bir mücadele içerisine giriyor. Bu sırada Dedektif Kim Stone ve ekibi, kızları bulabilmek için zamana karşı yarışırken, fidyecilerin ve olaya karışan diğer karakterlerin derinlikli psikolojileri de işleniyor.

Marsons, okuyucuyu her bölümde gerilimi yükselten olay örgüsüyle içine çekiyor. Kitap, sadece bir suç hikâyesi değil; aynı zamanda insan doğasının bencillik, korku ve çaresizlik gibi yönlerini de masaya yatırıyor. Ailelerin paranın gücüyle çocuklarının hayatı arasında nasıl bir tercih yapacağı sorusu, kitabı psikolojik açıdan daha da derinleştiriyor.


Karakterler ve Gelişimleri

  • Dedektif Kim Stone: Serinin önceki kitaplarını okuyanlar, Kim Stone’un sert, dik başlı ama adalet duygusu güçlü bir karakter olduğunu bilir. Bu kitapta da onun geçmiş travmalarının etkisini, empati kurma biçimini ve olaylara olan bakış açısını daha derinlemesine görüyoruz. Sert mizacının ardında, özellikle çocuklara zarar gelmesi konusunda ne kadar hassas olduğunu da keşfediyoruz.

  • Dr. Alex Thorne: Serinin önceki kitabı Evil Gameste tanıdığımız Alex Thorne, bu kitapta doğrudan yer almasa da Kim Stone’un geçmişteki psikolojik savaşlarının izleri burada hissediliyor. Kim’in olaylara yaklaşımı, onun iç dünyasında süregelen çatışmaların bir yansıması olarak öne çıkıyor.

  • Fidyeciler (Suçlular): Angela Marsons’un en büyük yeteneklerinden biri, yalnızca ana karakterleri değil, kötü karakterleri de detaylı ve gerçekçi bir şekilde yazması. Bu kitapta suçluların motivasyonları ve psikolojileri, basit bir “kötü adam” figüründen çok daha fazlası. Onların düşünce yapıları ve eylemlerinin arkasındaki sebepler okuyucunun tüylerini ürpertecek kadar iyi işlenmiş.

  • Aileler (Karen ve Helen): Kitapta, kaçırılan çocukların anneleri Karen ve Helen’in psikolojileri özellikle ön planda. Onların çaresizliği, öfkesi ve korkuları, okurun kendini onların yerine koymasına neden oluyor. Bir annenin, kendi çocuğunun hayatını kurtarmak için neler yapabileceği, ne kadar ileri gidebileceği sorgulanıyor.


Temalar ve Derinlik

Angela Marsons, sadece bir polisiye hikâye anlatmıyor, aynı zamanda bazı derin konulara da ışık tutuyor:

  • Ahlaki ikilemler: Bir annenin çocuğu için yapabileceklerinin sınırı nedir? Paranın, vicdanın ve sevginin çatıştığı bu hikâyede, ahlaki seçimler büyük bir gerilim unsuru haline geliyor.
  • İnsan psikolojisi ve bencillik: Zor durumlarda insanlar kendilerini mi, yoksa başkalarını mı düşünür? Bencillik mi, yoksa fedakarlık mı ağır basar?
  • Zamana karşı yarış: Kitabın temposu hiç düşmüyor. Her an bir sürpriz ya da gerilim dolu bir gelişme yaşanıyor.

Dil ve Anlatım

Angela Marsons’un dili oldukça akıcı ve net. Gereksiz detaylara girmeden, doğrudan olay örgüsüne odaklanan bir anlatımı var. Ancak karakterlerin iç dünyasına girerken daha derin ve psikolojik analizlere yer vermesi, kitabın yüzeysel bir polisiye olmaktan çıkıp, okuyucuyu içine çeken bir psikolojik gerilim haline gelmesini sağlıyor. Diyaloglar doğal ve gerçekçi, olaylar arasında mantıklı bağlantılar var.