Zamanla aramda garip bir ilişki var. Bazen ona karşı bir yarış içindeyim, sanki her saniye, her saat beni yakalamaya çalışıyor. Diğer zamanlarda ise, onun sakinliğinde kayboluyorum, hiç acele etmeden, usul usul geçip giden anlara teslim oluyorum. Kendi içimde bu iki zıt duygunun arasında gidip geliyorum; bir yandan geç kalma korkusu, bir yandan her şeyin tam zamanında olacağına dair derin bir inanç.
Kimi günler, geçmişin gölgesinde yaşıyorum. Eski hatıralar gözümün önünde canlanıyor, o anlara geri dönme isteği içimi yakıyor. Zamanın geri alınamayacağını bilmek, kalbimde bir sızı bırakıyor. Ama bir yandan da, o anların beni ben yapan parçalar olduğunu anlıyorum. Her hatıra, her yaşanmışlık, bugünkü beni şekillendiren tuğlalardan biri.
Ve gelecek… İşte en çok onun hakkında düşünüyorum. Zamanla aramda bir anlaşma var sanki: Gelecek her ne getirirse getirsin, ben hazır olacağım. Korkularım, beklentilerim, hayallerim… Hepsi zamanın kollarına emanet. Onun beni nereye götüreceğini bilmiyorum ama tek bir şeyden eminim; her saniyeyi daha çok hissetmek, daha derin yaşamak istiyorum.
Belki zaman, en büyük öğretmenim. Bana sabrı, kabullenişi ve bırakmayı öğretiyor. Ama aynı zamanda, her anın içinde kaybolmadan, onu gerçekten yaşamam gerektiğini hatırlatıyor. Kimi zaman hızla akıyor, kimi zaman duraksıyor ama ben, onunla barışmayı öğreniyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder