2 Ocak 2025 Perşembe

Ferzan Özpetek'in Bir Nefes Gibi romanı, geçmişin sırları, pişmanlıklar ve aile bağları üzerine yoğunlaşan, okurunu duygusal bir yolculuğa çıkaran bir eser. Roman, iki kız kardeşin yıllar sonra birbirlerinin hayatlarına tekrar dokunmalarını konu alıyor ve geriye dönüşlerle hem bireysel hem de ortak geçmişlerini keşfetmemize olanak tanıyor.

Özpetek’in hikâye anlatımı, bir yönetmenin gözüyle yazdığı için çok görsel ve sinematografik. Romanı okurken, sanki bir film izliyormuş gibi hissettim. Karakterlerin iç dünyalarını anlamak için okura geniş bir alan bırakıyor, ancak bu aynı zamanda bazı kısımlarda hikayenin biraz durağan hissettirmesine neden olabiliyor.

En etkileyici yanı, geçmişin ve şimdinin iç içe geçtiği anlatımı. Özellikle mektuplarla geçmişin yankıları bugüne taşınıyor ve okuyucunun, aile sırlarının bireyleri nasıl şekillendirdiğini görmesini sağlıyor. Bu açıdan, insan ilişkilerinin karmaşıklığını çok başarılı bir şekilde işliyor. Ayrıca, özlem ve affetmenin nasıl birer iyileşme aracı olabileceğini de hatırlatıyor.

Romanda beni etkileyen bir diğer nokta, mekanların ve duyguların adeta bir karakter gibi hikayeye katkıda bulunması. Roma’nın dar sokakları, bir kahve fincanının buharı, ya da eski bir apartman dairesindeki hatıralar, okuyucuyu derinden etkiliyor. Özpetek'in ustalıkla yarattığı atmosfer, okuyucuyu o dünyaya çekiyor.

Eleştirisel bir not: Bazı okuyucular için, hikayenin çözümleri ve bazı sırların açığa çıkışı aceleye getirilmiş gibi hissedilebilir. Özellikle finalde beklenenden daha az dramatik bir çözümle karşılaşıyoruz. Ancak bu, Özpetek’in sinematik sadeliğini yazıya taşımasının bir sonucu olabilir.

Sonuç olarak, Bir Nefes Gibi, hayata, aileye ve geçmişe dair insanı düşündüren bir roman. Özellikle Ferzan Özpetek’in sinema dilini sevenler için ayrı bir keyif sunuyor. Eğer duygu yüklü, samimi ve biraz da melankolik bir hikaye arıyorsanız, kesinlikle okunması gereken bir kitap.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder